1847 yılında Gelembe’de dünyaya gelen Şair Eşref, Manisa'daki Hatuniye Medresesi'nde Arapça ve Farsça okudu. Asıl adı Mehmed Eşref'tir. Birçok ilçede kaymakam olarak görev yaptı. Gördes kaymakamı iken yolsuzlukları açığa vuran mizah şiirleri sebebiyle bir yıl hapse mahkûm oldu. Cezasını çektikten sonra İzmir’de gözetim altında tutuldu. 1903'te Mısır'a kaçtı. Bir süre Fransa, İsviçre ve Kıbrıs'ta kaldı. Mısır'a dönerek Curcuna isimli mizah gazetesinde yazılar yazdı. 1908'de İkinci Meşrutiyet ilân edildikten sonra İstanbul’a geldi . Haftalık mizah dergisinde başyazar olarak çalıştı. Sonra Vali yardımcılığı görevine tâyin edildi. Bu görevde iken emekli oldu. Şiirlerini kaside, gazel ve kıt'a biçiminde yazan Şair Eşref, 1912 yılında Kırkağaç'ta öldü.
****************************************************
Eylemem ölsem de kizbi ihtiyar
Doğruyu söyler gezer bir şairim
Bir güzel mazmun bulunca Eşrefa
Kendimi hicveylemezsem kafirim
*************************
Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için
Gelmesin reddeylerim billahi öz kardeşimi
Gözlerim ebna-yı ademden o rütbe yıldı kim
İstemem ben fatiha tek çalmasınlar taşımı
****************************
Vakt-i istibdatta söz söylemek memnu idi
Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı
Devr-i hürriyetteyiz şimdi değişti kaide
Söyletirler evvela sonra sikerler ananı
*******************************
Çekdiğim cevr-ü cefanın sebebinden sorma
Deme kim: Badırheva menkabe dellalı budur
Habs ile, nefy ile, işkence ile ömür geçer
İşte Türkiyye'de şair olanın hali budur
*********************************
Padişahım, bir dirahta döndü kim güya vatan
Daima bir baltadan bir şahı hali kalmıyor
Gam değil amma bu mülkün böyle elden gitmesi
Git gide zulmetmeğe elde ahali kalmıyor
***********************************
Millete erbâbı mansıptan biri eşek demiş,
Reddedilmez böyle bir söz, amma ki pek can sıkar...
Olsa da millet eşek, eşek diyen bilmez mi ki: Sadrazamlarla vâliler de milletten çıkar...
*******************************************
" Her biri kendince zulüm etmekte:
İnsan bir memur görünce eşkıya sanıyor...
Ey zavallı,boş yere yakınma,bağırıp çağırma;
Çünkü ezilenlerin ahini işiten hükümet bunu musîki sanıyor! "
Abdülhamit'i ve onun Mabeyincisi Arap İzzet Paşa’yı
su kıta ile hicveder:
Besmele gûseyleyen şeytan gibi
Korkuyorsun höt dese bir ecnebi
Padişahım öyle alçaksın kî
İzzetin nefsin Arap İzzet gibi.
Öldüğü zaman da mezar tasına şunların yazılmasını istedi:
Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için
Gelmesin reddeylerim,billahi öz kardeşimi
Gözlerim ebnayi ademden o türbe yıldı kî
İstemem ben fatiha,tek çalmasınlar tasımı.
Onun bugün Kırkağaç’ta istasyon yoluna giden kabri var
ama ne yazık ki gerçekten mezar tası çalınmıştır.
Dağdan inenler
Akhisar eşrafından Ragip Pasa,Eşref’i misafirliğe çağırır.Eşref yakın dostlarından Zeytin zade Remzi Beyle birlikte gider.Bu arada Şerif Pasa da Tokadizade Sakıp’la birlikte gelip ayni eve konuk olurlar.
Şerif Pasa,Akhisar 'da daha önceden gözüne kestirdiği bir bağı satın almak ister. " Haydi hep birlikte gidip su bağı görelim "
Eşref’le Remzi Bey: " Biz yaşlı kişileriz.Bu sıcakta onca yolu yürüyemeyiz " diye özür dileyerek evde kalırlar. Ev sahibiyle öteki konuklar Paşanın pesine takılırlar.Bir süre sonra,Şerif Paşa ile çevresindekiler dönerlerken,Eşref kalabalığa bir süre bakar ve şunları söyler:
Bârekallah tabankes olarak
Miri miran yine bağdan geliyor.
Seyredenler sanır ol manzarayı
Sürüsüyle ayı dağdan iniyor.
Eşeklere selam
Bir gün hiç sevmediği amiriyle karşılasan Eşref bu kişiye istemeye selâm verir.Oradan doğru Askeri Kıraathane’ye gider ve dostlarına sunu okur:
Gâvur İzmir’de sokaklar dardır
Bir selâm tavrı ile can koruruz
Söyle dursun atlarla araba
Yolda eşeklere biz has dururuz.
Eşek ve Pasa
Kâmil Pasa,Kıbrıs’a geziye gidiyordu.Eşref’e " Bir isteğin varsa getireyim " dedi.Eşref buna çok sevindi: " Paşam görüyorsunuz artık yaslandım,yürüyünce yoruluyorum yokuş da çıkamıyorum.Bana bir Kıbrıs eşeği getirirseniz ömür boyu size duacıyım " der.
Kâmil Paşa’yı dönüsünde,Eşref de karşılamaya gitmiştir.Pasa, Eşref’i görünce: " eee, Eşref, affedersin istediğini getirmeyi unutmuşum,seni görünce eşek aklıma geldi " demiş. Esre’de:
" Aman Paşam,üzülmeyin,o eşek gelmese de olur,siz geldiniz,ya,sabolun."
Eşref’ten Neyzen'e
Kimseler Hafız’a (Neyzen) alnı yere gelmiş diyemez,
Doğduğundan beri kik dönmedi Şeytan’a bile!
Çok cevabide,mescide dolaştı amma,
Koymadı alnını hiç secde-î Rahmâna bile!
Hacıyatmaz gibidir sanki köpek oğlu köpek
Ayaküstünde kalır düşse de mîzâna bile!
Yağlasın kız neyini hazret-î pir
Barekâllah koca Hâfız alıyor,
Kamışı simdi götünden çalıyor.
İstimlak
O dönemde hükümete taşınır mallara el koyma yetkisi verilir. Bu tür işlemlerde aşırıya gidilmesini ve haksızlıklar yapılmasını Eşref aşağıdaki dörtlükle eleştirir:
İstimlak denilen kanun
Öyle gitmekte ki artık dikine
Biri memişhanede görülse,derhal
Vaziyet eyleyecekler sikine.
Cehennem
Vefa yangını üzerine:
"Son felaket hakkında ne dersin?" diye sordukları zaman; bir çok yobazla dolu Şeyhülislâm Kapısı dairesinin bu yangın civarında bulunması dolayısıyla su cevabi verir:
" Bu yangın, günahkârlara karsı Allah’ın gazabından başka bir şey değildir.Kızıl alevleri Şeyhülislâmlık dairesi etrafında görünce, cehennem sandım "
Mısır Osmanlı' nine elinden büsbütün çıktığı zaman:
Vakfı fırsat gözetir sahi cihan
Tutar elbette elinden kaçanı
Gene sahip olur inşallah
Mısır’ın kaldı elinde koçanı.
Kâmil eşek
Sair Eşref, bir gün eşeğe binmişti,yolda giderken arkadan İzmir Valisi Kâmil Paşa’nın arabası ile gelmekte olduğunu görmüş ve yol vermek için sağ kenara çekilmişti.Yolun bu kenarında büyük bir çukur vardı.Kamil Pasa espri olsun diye:
" Eşref,çok kenara çekilme,çukura düşersin " dedi.Eşref:
" Merak etme Paşam,eşek kâmildir "cevabini verdi.
KABIZ
Kâmil Pasa bir ara tuvalete girince bir de ne görsün! Tuvalet kapısının iç tarafında kendi resmi asili değil mi! Öfkeyle dışarı çıkarak:
" Ben kî senin amirinim, resmimi hiç utanmadan helaya nasıl asarsın? " deyince,Eşref:
" Bu bir alay konusu değil,Paşam.Müthiş bir korku sonucu resminiz helaya asılmıştır! " Pasa:
" Ne demek istiyorsun? "
" Arbedeyim Paşam, malumu âlileridir kî bendeniz sizden çok korkarım.Son zamanlarda kölenize ârız olan kötü bir hastalıktan muzdaripim "
Pasa büsbütün kızmış... Eşref :
" Müsaade edin efendim.Baktım ki kabızdan şişip çatlayacağım.Bunun üzerine resminizi hemen ayakyoluna astım! İçeri girip heybetli fotoğrafınızı görünce korkudan bir anda... "
Eşref sözünü tamamlamadan Kamil Pasa ve salonda bulunanlar hep birden kahkahayı basmışlar...
Soru - Cevap
Eşref,yerine vekil bırakarak İzmir’e gidiyor.Morali biraz bozuk.Yol arkadaşı ise biraz geri zekâlı,Eşref’e aptalca sorular soruyor. Bir ara:
" Tanrı,Adem'i yaratırken çamuruna asman koydu mu, koymadı mi?" Eşref biraz düşündükten sonra:
Ey bana tıynet-î Adem'de saman var mi diyen,
Bir daha etme bana gel bu sual-î hami
Balçığında saman olsaydı eğer insanoğlunun hamuru
Çatlayıp da yarık olmazdı ananın amu..
Vergi adaleti
Bir ara,fahişelerde de vergi alınmasını öngören bir yasa taslağı hazırlanmış.Bu taslağın basında çeşitli elstirilere,konu olduğu bir dönemde Eşref su dörtlüğü yazıyor:
Vergi miktarını ol mertebe artırmalı kim
Sahibe-î savat olanlar da züğürt kalmalıdır.
Yalnız fahişeler vergisi haksizlik olur,
Evlilerden de sikiştikçe rüsum almalıdır.
Eşref’in Cenneti
Eşref bir gece rüyâsında cenneti gezerken bir ayı görür.
" Hani ya buraya hayvanlar girmeyecekti?" der.
Ayı cevap verir: " Evet,öyleydi,fakat ben hayatımda bir ara kadılık yapmıştım da " der.
Eşref ve Şeytan
Eşref Mısır’dayken Abdülhamit’in ağır hasta olduğu söylentisi yaygınlaşır. Dostları Eşref’e :
" Şeytan, Abdülhamid'den elini çekiyor.Sen de bu adamla uğraşmaktan vazgeç" derler. Eşref,Abdülhamit’e hitaben su dörtlüğü söyler:
Toprak altında da olsan bulurum
Erişir burnuna birkaç tekmem.
Can verip kurtulurum zannetme
Şeytan elini çekse de ben elimi çekmem!
Numarasız Gözlük
Eşref’e sordular: "Neden o zehirli taslamalarında çoğu kez isim kullanmıyorsun?Kimin için yazıldıkları belli değil ?" Eşref:
" Neden olacak, bütün alçaklara uygulanıp,numarasız gözlük gibi kullanılsın diye.." der.
"Kral Faruk'un babasının parlamentoya sekiz atin çektiği arabayla gidisi nedeniyle irticalen söylenmiştir
İngiliz palyaçosu şu kralın halini gör,
Yurdunun sinesine tohum-u esaret ekiyor.
Yuları düşman elinde,beşere çifte atar
Bir Mısır eşeğini bak sekiz at zor çekiyor.
"
*********************************
İkinci Abdülhamid'in istibdat devrinde bir polisin Şair Eşref'e hıncı varmış.
Bir gece Eşrefin sokağa fenersiz çıkmasını fırsat bilir, Karakola
götürmek ister, ayak direyince yakasına yapışır, şair
hiddetlenir, bu arada sille tokat kullanarak mukavemette bulunur.
Nihayet iki polis daha gelir, Eşref'i karakola götürürler, ertesi
sabah da: "Vazife başındaki zaptiye memuruna tokat attı"
suçuyla Müstantikliğe sevk edilir.
Müstantik Ohannes Efendi isminde bir Ermenidir. Gayet korkak
ve çekingen bir adamdır. Usulen bir kağıda suallerini yazarak
Eşref'e uzatır.
- Bunlara cevap verin, der.
Eşref de "Suallerinizin topuna cevaptır" diye hemen şu kıtayı
yazar:
Elinde yok adalet, olsa da sen kim, adalet kim,
Kimi maznun görürsen hep "Kabahat sendedir"!.. dersin...
Polisler üstüme saldırdı, bende sille aşk ettim
Be Müstantik Efendi!.. Söyle, sen olsan ne bok yersin?..
********************************
"İstibdat Devrindeki baskılar üzerine "
Ey sikim seni sustururum
Mültecidir diye jandarmalara tuttururum
Takarım seni bir polisin arkasına
Yediyin herzelerin tekmilini kustururum.
********************************
"Ermenilerin beylik talebiyle ayaklanmaları üzerine"
Beylik Talebinde bulunmuş bir kısım Hay..!
Vay gılırım vay..!
Nereden buldun tüfek ile martini
Osmanlıda beyliği sana kim verir
Anasını siktiğiminin Artini.