Sarıyer’im
Yüzüne bakacak yüzüm olmadığından bu satırlarla dökmek istedim içimi sana.
Kırk beş yıl önce sende açtım gözümü dünyaya . Tıpkı babam gibi , dedem gibi onlarında dedeleri gibi . Soğuk kışları sularıyla nam salmış adını onlardan almış sular caddesindeki evimizde .Yazları en güzel köylerinden Kilyos’da ki dede evinde geçti çocukluğum.
Öylesine bakir , öylesine sakindin ki geniş bir ailenin fertleri gibiydi senin koynunda yaşayanlar . Denizinle , yeşilinle tertemiz havanla dört bir yanını kaplayan ormanlarınla cennetten bir parça gibiydin .
Tutkundu sana sende doğup sende büyüyenler , hediye edilse onlara dünyada ki en güzel yerler yapamazlardı sensiz yine sana geri dönerler.
Sen her şeyin en mükemmelini cömertçe serdin önümüze , ama biz sahip çıkamadık değerlerimize.
Hor kullandık yıllar yılı çağdaşlaşma adına yerle bir ettik güzelim tarihi konaklarını , yalılarını . Beton yığınlarıyla doldurduk dört bir yanını .
Bizler sahip çıkamayınca bizim olana , İstanbul’a göçenler de başladılar dağını bayırını talana .Bütün güzelliklerin kangrenli yaralar gibi sarıldı betonlarla ,
Sonrasında sonradan zengin olanlar gözünü diktiler sana . Kalan ormanlarına yemyeşil çayırlarına saldırdılar . Dev gibi kestane ağaçlarını , çınarlarını çamlarını , erguvanlarını söküp köklerinden , yerlerine villalardan oluşan siteler kondurdular asfaltla , betonla kapladılar her bir yanını sonra plastik çiçekliklere yapay ağaçlar yerleştirip dekor yaptılar süslemek için o beton yığınlarını.
Artık ne uçsuz bucaksız ormanların kaldı ne tarihi ahşap konakların , ne envai çeşit balıklarla dolu tertemiz denizin , ne toplu iğneyle olta yapıp balık tuttuğumuz billur gibi akan derelerin , ne de dillere destan memba suların.
Balığıyla İstanbul’a nam salmış Sarıyer’im balıkçı tezgâhlarında artık Norveç’ten ithal ettiğimiz dondurulmuş uskumrular yatıyor. İstasyonlar açtılar senin dört bir yanına Sular caddesinde , çukur çeşmede, Çırçırda , Kılıç pınarda , Hünkârda damacanayla su satılıyor.
Eski bir şarkı vardı “ Çok mesire yerleri gördüm ille de Sarıyer “ diye başlardı artık güzelim mesire yeri Sarıyer galiba sadece o eski şarkıda kaldı.
Halâ akıllanmadık , halâ bıkmadık , usanmadık . Var gücümüzle yükleniyoruz kalan üç beş yeşil köşeni de bitirmek için , plansız yapılarla seni hepten yok etmek için çabalıyoruz.
Ne sunacak bir mazeretimiz var sana ne özür dileyecek yüzümüz . Bilemedik senin kıymetini , üzgünüz .
Şimdi suç seninmiş gibi hayıflanıyoruz Sarıyer artık yaşanmaz oldu diyoruz . Sana teselli olur mu bilemem Sarıyer’ im son söyleyeceklerim .
Göç etmek için başka bakir yerler arayanlar bulamıyorlar . Senden farkı kalmamış ne Karadeniz’in ne Akdeniz’in ne de Ege’nin.
El birliğiyle mahvettik güzelim memleketimizi hepimiz suçluyuz kime ne diyelim.
Müşfik SALTIK
23 Mayıs 2006
" Sarıyer Gazetesinin Düzenlediği ( Sarıyer'e Mektup ) yarışmasında 3. olmuştur."