Bektaşi Fıkraları

 

 
PEŞİN NAMAZ
 
Hoca ile Bektaşi birlikte yola çıkmışlar, bir süre sonra hoca:
 
-Namaz saati! demiş, başlamış kılmaya.......
 
Rekat üstüne rekat, selam üstüne selam... Bektaşi’nin beklemekten canı sıkılmış, hoca namazı bitirince sormuş :
 
-Yahu bu ne uzun namaz böyle?
 
-Kazaya kalmış namazlarım vardı, onları da kıldım! Demiş hoca.
 
Yola koyulmuşlar, bir müddet sonra mola verdiklerinde bu kez namaz kılmak için Bektaşi müsaade istemiş ve başlamış namaza...
 
Ama ne namaz, bitmiyor! Sonunda hoca dayanamamış :
 
-Erenler, senin namaz da uzun sürdü!
 
-Önümüzdeki haftanın namazını kıldım! Diye cevaplamış Bektaşi.
 
Hoca şaşırmış:
 
-Yahu olur mu böyle şey?
 
Bektaşi gülmüş :
 
-Yukarıdaki senin veresiyeni kabul ediyor da, benim peşinimi niye kabul etmesin?
 
*******************

Bektaşi bir cuma günü  camiye gitmiş hoca vaaz veriyor ama uydurup uydurup anlatıyor , bektaşi dayanamamış yahu hoca demiş bu anlattıkların aslı astarı yok hangi kitapta yazıyor bu dediklerin bunca insan sana inanıp dinliyor yalan yanlış anlatıyorsun.
Hoca çok sinirlenmiş cemaate bağırmış ey cemaati müslimin susturun şu kâfiri içimize nifak sokmaya çalışıyor.
Cemaaat atılmış üzerine bektaşiniz tekme tokat atmışlar camiden dışarı.
Bektaşi öbür cuma yine gitmiş camiye en arkaya geçmiş vaazı dinlemiş tam hoca vaazı bitirdiğinde kalkmış ayağa ey cemaati müslimin dinleyin beni diye bağırmış. Bütün cemaat merakla  dönmüş bektaşiye 
Bektaşi başlamış konuşmaya;
Geçen cuma ben bu hoca efendi hakkında  konuştum sizde beni camiden dışarı attınız , o gece rüyama melayikeler girdiler bana çok büyük günah işlediğimi bu hoca efendinin çok mübarek bir insan olduğunu söylediler.Dedilerki o hoca öyle bir mübarek insandır ki sakalından bir tel alabilenin bütün günahları affolur cennetlik olur .
Bektaşi cümlesini bitirir bitirmez bütün cemaat hocaya hücum etmiş cennete girebilmek için sakalından kıl almaya.

***********************

BAYRAMDAN BAYRAMA  
Bektaşiye sormuşlar : 
-Rakı içer misin? 
-Akşamdaaaan akşaaaama... 
-Namaz kılar mısın? 
-Bayramdan bayrama, bayramdan bayrama...

*************************************************

BİR GÜN FAZLA TUTMUŞ  
Adama sormuşlar : 
-Kaç gün oruç tuttun? 
-Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim! 
Aynı soruyu, orada bulunan Bektaşiye sorunca, hiç istifini bozmadan yanıt vermiş : 
-Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş! 

*****************************************************

BİTSİN BU DAVA                                                 
Bektaşi'nin birine konuk gelecekmiş. Bektaşi konuğu nasıl ağırlar..Elde yok, ayakta yok.. Mahçup olmak da istemiyor...Komşusu Yahudi'nin bir sürü keçisi varmış...Onlardan birini çaktırmadan alıp kesiyor...Ama çaktırmadığını sanan kendisi...Yahudi, ağacın arkasından gözlermiş durumu...Diyor ki kendi kendine, "Kadıya gitsem.. Kadı Müslüman, o Müslüman, ben Yahudi.. Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi'nin nesi var ki, ondan alıp bana versin...Biz artık Allah'ın huzurunda hesaplaşırız...Yıllar geçiyor.Yahudi, Allah'ın huzurunda davacı oluyor, Bektaşi'den... Mahkeme kuruluyor.. 
Allah : 
-Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin, diyor Bektasi'ye... 
-Kesmedim, diyor Bektaşi... 
-Ben gözlerimle gördum diyor, Yahudi.. 
-Allahim, diyor Bektaşi... Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.  
-Haklısın ama, diyor, Allah Ben her şeyi görürüm. Ben de gördüm, kestiğini...  
-Allahım, diyor Bektaşi...Aynı mahkemede, hem şahit, hem hakim olunmaz...  
-Gene haklısın, diyor Allah... O zaman getirin keçiyi ona soralım...  
-Ne!... diyor Bektaşi... Keçi burada mı?...Ver onu o zaman bu Yahudi'ye...Bitsin bu dava.. 

  ********************************************************

DOMUZUN SOFTASI 
Bir Ramazan günü köyün mescidine bir yaban domuzu dadandığını haber vermişler. 
Bektaşi hayret içinde sakalını sıvazlayarak : 
-Garip şey...Softanın domuzunu çok görmüştüm, ama domuzun softasını ilk defa işitiyorum, demiş.


*******************************************************


HAK                                                                              
Nasıl ayin yaptıklarını soran bir Bektaşi'ye Mevlevi : 
-Hak, deyip döneriz!, demiş. 
Bektaşi su cevabı vermiş : 
-Yok azizim, biz Hak denilince dururuz!
 

***********************************************************

HARAM                                                                  
Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yakapaca kadıya götürürler.Çakırkeyif  Bektaşi'yi görür görmez kadı : 
-Behey kafir!Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı.Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu?, der. 

-Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır, diye karşılık verir Bektaşi.  

Kadı : 
-Bunun içine helal olan pamuk katarlar saf ipek giymiyoruz. 

Bektaşi : 
Ben de rakıya  helal olan su katıyorum saf rakı içmiyorum der.

*******************

NERESİ OLACAK MEYHANE 
Bektaşiyi, rica minnet camiye götürmüşler.Hoca başlamış anlatmaya : 
-Bir yer vardır ki orada, zengin fakir ayrımı yoktur.Dertli giren neşeli olur.Oraya giren herkesin gönlü ferahtır.Bilin bakalım, burası neresidir? 
Bektaşi yanıt vermiş : 
-Neresi olacak, meyhane...
 


*********************************

SENİN MELEĞİN BENİM GİBİ OLUR  
Softa, namazını bitirmiş, selam vererken, komşusu olan ve onu yaptığı kötülüklerden iyi tanıyan, Bektaşi yanına iyice sokulup, "Aleykümselam" demiş.Softanın canı fena halde sıkılmış : 
-Be adam! Sen de nereden çıktın? Namazımı berbat ettin. 
-Selam verdin, ben de aldım. 
-Yahu ben sana değil, meleklere selam verdim. 
-Erenler, ben de meleğim. 
-Ulan defol git şuradan!...Senden melek mi olur? 
-Kızma birader!...Senin gibi Müslümanın benim gibi meleği olur...

*********************************

ŞEYTANA UYMUŞ  
Canlardan biri, mahkeme reisliği yapıyordu.Bir gün, genç bir kıza tecavüz suçlamasıyla, orta yaşlı birini mahkemeye getirdiler. 
Hakim Bektaşi sordu : 
-Ne diye bu haltı işledin? 
Adam yanıt verdi : 
-Benim kabahatim yok.Şeytana uydum!Kafama girdi ve o işi yapmama sebep oldu. 
Bektaşi yargıç, biraz düşündükten sonra şöyle dedi : 
-Behey açıkgöz!Hazret-i Adem'e secde etmemek için, cennetten kovulmayı göze alan şeytanın işi yok da, sana pezevenklik mi yapacak?

*********************************

ÜZÜM SUYU                                                              
Sultan Abdülmecid bir gün Boğaziçi'nde büyük bir bağın tam ortasındaki köşkünde oturan bir Bektaşi babasını ziyarete gitmiş. Bektaşi, o gün komşu bağdaki bir arkadasını ziyarete gitmiş.O dönünceye kadar padişah bağın hertarafını dolaşmış. Bektaşi dönünce karşılıklı konusmaya baslamislar. 
-Erenler bağın maşallah çok büyük.Üzümünü ne yapıyorsun?  
-Müritlerle ve canlarla birlikte yeriz Sultanım.  
-Buradaki üzüm yemekle biter mi?  
-Yemediğimizi de sıkıp fıçılara basar, suyunu içeriz.  
-Peki ama, sıkılmış üzüm şarap olmaz mı?   
-Vallahi Sultanım, biz üzümü sıkıp fıçılara basarız. Allah ne isterse o olur. Üst tarafina karışmak haddimize mi?

*******************************

SEFERİYMİŞ

Baba erenlere sormuslar, niye oruç tutmuyorsun diye, Seferiyim demiş, Ne seferiliği bu demişler, Bu hayat yolundan Ahirete seferiyim demiş

*******************************


BEN ÇAKTIM O ÇAKTI !
 
 
Bektaşi’nin birine sormuşlar:
 
- Erenler, dün gece ne iş gördün. Bektaşi:
 
- Hava açıktı. Tepsiyi alıp bahçeye çıktım, derken gökyüzü bulutlandı.
 Ben çaktım, şimşek çaktı, ben çaktım. Sonra ben sızmışım. O ne yaptı bilmem!...
 
 
****************
HER ŞEY ALLAH'TAN
 
"Bektaşi'nin biri her gün kasabada 'Her şey Allah'tan', 'Her şey Allah'tan' diye mırıldanarak dolaşır dururmuş. Bir gün kasabanın serseri delikanlılarından biri yine böyle mırıldanarak dolaşmakta olan Bektaşi'ye arkasından sessizce yaklaşmış, ensesine okkalı bir şaplak atmış. Canı fena halde yanan Bektaşi'nin pür hiddet dönüp kendisine ters ters baktığını görünce;
 
- Öyle ne bakıyorsun baba erenler demiş, hani her şey Allah'tandı.
 
-         Tabii demiş Bektaşi, her şey Allah'tan da ben hangi deyyusu aracı ettiğine bakıyorum."
 
**************************************
 
 
 
 
HANGİSİ SARI, HANGİSİ KIRMIZI
 
 
Bektaşi iki öküzüyle tarlasını sürermiş; kırmızı öküz az yem yiyip, çok çalışırmış; sarı öküz lanet mi lanetmiş!.. Hem çok yermiş, hem tembelmiş!.. Bir gün öfkelenmiş Bektaşi:
 
- Ey Allahım, demiş, şu sarı öküzün canını al da kurtulayım..
 
Baba Erenler ertesi sabah ahıra girince ne görsün, kırmızı öküz sizlere ömür, sarı lanet capcanlı... Dışardan bir çocuk çağırmış Bektaşi, öküzleri göstermiş:
 
- Ulan, demiş, bunların hangisi sarı, hangisi kırmızı?.. Çocuk göstermiş:
 
- Bu sarı, bu kırmızı!.. Bektaşi gözlerini göğe çevirmiş:
 
-         İmanım, demiş, bacak kadar çocuk renkleri biliyor da, sen ayırtamıyor musun?..
 
 
*************************
 
 
İTİBAR
 
Softanın biri Bektaşi’nin önüne geçti:
 
-Ey Erenler; iyisin, hoşsun, ilim irfan sahibisin; bir de oruç tutup, namaz kılsan, bizim nazarımızda da itibarın olur o zaman, dedi.
 
Bektaşi gülümseyerek:
 
-Sizin nazarınızda itibar kazanmak için, Tanrı önündeki itibarımı zedeleyemem, dedi.
 
***********************
 
BİR DE SENİN KULUNA BAK
 
Bektaşi Baba İstanbul'da gezinirken, Padişahın Sarayı olduğunu zannettiği görkemli bir binanın yakınından geçmekte idi. Binanın önünde şatafatlı bir fayton durmakta idi. Binadan sırmalı elbiseleri olan adam çıkınca, muhafızlar selama durdu. Adam faytona binerken, Bektaşi meraklalandı ve muhafızlardan birinin yanına sokularak sordu.
 
-Faytona binen padişahmıdır?
 
-Hayır padişahın bir kuludur. Cevabını aldı.
 
Bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama baktı. Sonrada kendi haline baktıktan sonra, ellerine açarak:
 
-Tanrım, bir padişahın kuluna bak! Sonra, bir de senin kuluna bak! Diye söylendi.
**********************
 
OLMAYAN ŞEY
 
Yolu camiye düşen Bektaşi namazdan sonra:
 
- Ey ulu tanrım, bana bol bol şarap ver. Diye dua etmiş.
 
Yanında namazı bitiren kişi de ellerini kaldırmış:
 
- Rabbim bana iman ver. Diye dua etmiş.
 
İki duayı da işiten hoca Bektaşi'ye dönmüş:
 
- Bak herkes iman istiyor tanrıdan sen de şarap istiyorsun. Utanmıyor musun? demiş.
 
Bunun üzerine Bektaşi hocaya dönüp:
 
-         Ne yapalım hoca efendi herkes kendisinde olmayanı ister. Demiş.
 
 
***************
 
CAMİDE VAAZ

Bektaşi’nin yolu camiye düşmüştür. Cami imamı o gün ki vaazında içkinin kötülüklerinden bahsetmektedir. Cami imamı uzun bir vaazdan sonra cemaate birde örnek verir:

-Ey cemaat eşeğin önüne bir kova su, bir kova da rakı koyun hangisini içer? diye sorar.

Bektaşi elini kaldırarak cami imamının sorusunu yanıtlar:

-Hocam suyu içer.

İmam:

Tabi ki suyu içer, peki neden suyu içer? Diye sorunca, Bektaşi cevaplar:

-Neden olacak hocam, eşekliğinden!

 
************************

İNEĞİDE KURBANA SAYMAZSAM!


Bektaşi bulgurunu kaynatıp, kuruması için sermiş, bir yandan karıştırırken bir yandan da dua edermiş:

-Allah'ım bulgurlarım kurumadan yağmur yağdırma!

Bulgurlar tam kurumaya yüz tutmuşken yağan yağmur, Bektaşi’nin bulgur sergisini su içinde koymuş. Bu zor durumunun üzerinden bir hafta geçmeden , ineğini de ahırda ölü bulan Bektaşi, üst üste gelen kötü olayları kabullenmekte zorlanmış.

Ramazan ayının geldiğini fırsat bilen Bektaşi oruç tutmaya niyet etmiş ve Ramazanın ilk günü, iftara beş dakika kala sigarasını yakmış. Sigarasından içine çektiği dumanı büyük bir keyifle gökyüzüne  üfleyerek:

-Nasıl, illet oluyorsun şimdi bana değil mi? Diyerek kendi kendine söylenmeye devam etmiş:

-Ölen ineği de kurbana saymazsam şerefsizim!
 
**********************
 
 
BİTSİN BU DAVA
 
Gelecek konuklarını nasıl ağırlayacağını kara kara düşünen Bektaşi’nin gözü, Yahudi olan komşusunun keçilerine takılmış. Keçilerden birini çaktırmadan alıp kesmiş. Durumu fark eden Yahudi; "Kadıya gitsem… Kadı da Bektaşi’de Müslüman, ben Yahudi’yim. Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi’nin nesi var ki, hakkımı alabileyim!... Biz artık Allah’ın huzurunda hesaplaşırız...” düşüncesi ile şikayetçi olmamış.
 
Gel zaman git zaman her ikisi de rahmetli olmuş. Yahudi, ahrette Bektaşi’den davacı olmuş. Mahkeme kurulmuş ve Bektaşi’ye sormuşlar:
 
-Sen Yahudi komşundan habersiz keçisini kesmişsin!
 
-Kesmedim, demiş Bektaşi.
 
-Ben gözlerimle gördüm demiş, Yahudi.
 
Bektaşi “Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.” Diye itiraz etmiş.
 
-Haklısın ama, günahların arasında keçiyi kestiğinde yazılı, demişler.
 
Bektaşi bu kez, “Mahkeme hakimi aynı zamanda şahitlik yapamaz.” Diye itiraz etmiş.
 
-Gene haklısın; o zaman getirin keçiyi ona soralım... demişler.
 
Bektaşi son bir çaba ile çözüm yolu önermiş:
 
-Ne!... Keçi burada mı?..... Verin keçiyi o zaman bu Yahudi'ye...Bitsin bu dava!
 
***************************************
 
 
FAKİRE CAN GELDİ
 
Oruç tutan Bektaşi pek fena susamış. Gürül gürül akan çeşmeyi görünce de dayanamayıp ağzını dayayıp kana kana çeşmeden su içmiş. Bu sırada oradan geçen komşusu seslenmiş:
 
-Aman erenler ne yaptın? Oruç gitti!
 
Bektaşi, ağzının iki yanından süzülen sular bağrına doğru inerken cevap vermiş :
 
-Oruç gitti ama fakire de can geldi!
 
**************************
 
BİR GÜN FAZLA TUTMUŞ
 
Adama sormuşlar :
 
-Kaç gün oruç tuttun?
 
-Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim! Demiş.
 
Aynı soru, orada bulunan Bektaşi’ye sorulunca, hiç istifini bozmadan yanıt vermiş :
 
-Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş!
 
*********************
 
 
SEN NE İŞE YARADIN
 
Hoca ile Bektaşi içki içerken yakalanırlar ve Kadı’nın huzuruna çıkarılırlar.
 
-Şeytana uyduk kadı efendi. Diye af dileyen hocayı, kadı affetmez ve idam cezası verir.
 
Sıra Bektaşi’ye geldiğinde savunmasını yapar:
 
-Kadı efendi ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir.
 
Kadı Bektaşi’yi serbest bırakır. Bektaşi Kadı’nın huzurundan ayrılırken sorar:
 
-Kadı efendi, ben de şahadet getirip Müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın?
 
Kadı efendi düşünür, bir kişiyi Müslüman yapmanın sevabını hesap eder ve Bektaşi’nin teklifini kabul eder, Hocayı da affeder.
 
Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hoca Bektaşi’ye kızgınlıkla sorar:
 
-Sen ne biçim adamsın be, bir Hıristiyan bir Müslüman oluyorsun! Sen de hiç iman yok mu?
 
Bektaşi gülerek cevaplar:
 
-Gavur oldum kendimi, Müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?
 
************************
 
HALİM MECALİM YOK
 
Sohbet sırasında Bektaşi’ye sormuşlar:
 
-Baba Erenler niçin oruç tutmazsın?
 
Bektaşi’de mazeret hazırdır:
 
-Vallahi tutmak isterim ama halim mecalim yok.
 
Bektaşi’yi zorda bırakmak için bir soru daha sorarlar:
 
-İftara çağırsalar gider misin?
 
-Doğrusu ne yapar eder giderim.
 
Bektaşi’nin bu cevabına itirazlarını bildirirler:
 
-Bu nasıl olur? Allah’ın emrini dinlemiyorsun da kulların davetini kaçırmıyorsun!
Bektaşi’nin cevabı hazırdır:
 
-Bunda şaşılacak ne var? Bilirsiniz ki Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir ve affedicidir. Fakat insanlar böyle midir ? Onlar, en küçük bir sebepten güceniverirler. Bunun için kulların davetlerini kaçırmamak gerekir.
 
**********************
 
ALTI ÜSTÜNDEN İYİDİR
 
Adamın biri, sohbetlerinde gündelik yaşamdaki olumsuzluklardan örnekler vererek:
 
-Böyle giderse kıyamet kopacak, dünyanın altı üstüne gelecek.....diyerek hiç durmadan çevresindeki insanları karamsarlığa itiyormuş. Bu konuşmalardan birisini duyan Bektaşi dayanamayıp cevap vermiş:
 
-Gelsin imanım demiş, şu dünyanın haline bak, belki altı üstünden iyidir.
 
 
KERAMET ALÇAK GÖNÜLLÜLÜKTE
 
Sofunun birisi Bektaşi’yi denemek ister.
 
-Baba Erenler, sizler için kerametli diyorlar. İsterse Ağacı bile ayağının yanına getirir diyorlar. Bize de gösterinde bizde görelim, der.
 
Baba Erenler, kendisi ile alay edilmek istendiğini fark ederek, Sofuya bir ders vermek gerektiği düşünür ve ağacı çağırmaya karar verir:
 
-Ağaç gel der, fakat ağaçta hareket yok.
 
-Ağaç gel der, fakat yine gelmez.
 
-Ağaç gel der, üçüncü çağırışında da ağaçta hareket yoktur. Bunun üzerine, Bektaşi ağacın yanına gider ve derki:
 
-Eğer ağaç bize gelmezse biz ağaca 
gideriz.

*******************************

Üç softayla bir bektaşi ölmüş öte dünyaya gitmişler sorgu melekleri başlamış sormaya
"Allah için dünyada ne yaptın?"
"Orucumu tuttum namazımı kıldım zekatımı verdim Allaha layık olabilmek için kulluk görevimi iyi güzel bi şekilde yapmaya çalıştım."
Bunun üzerine sorgucu melekler yolu göstermiş;

"Tamam o zaman sen al bi huri çık yukarı cennete."
 ikinciye  gelmiş sorgu sırası.
"Allah için ne yaptın?"
"Orucumu tuttum, namazımı kıldım, zekatımı verdim. Allaha layık olabilmek için kulluk görevimi iyi güzel bi şekilde yapmaya çalıştım" diye cevaplamış o da.

"Sende al bi huri çık yukarı" demişler.
üçüncüyede  de sormuşlar ve aynı cevabı almışlar.
"Hadi bakalım sen de al bi huri çık yukarı" demişler.
Sonra sırada bekleyen bektaşiye sormuşlar:
"Allah için ne yaptın?"
"Valla ben bişey yapmadım, ha bire şarap içtim, yangeldim  yattım "
Sen in aşşağıya, doğru cehenneme, yanacaksın."
"Verin bir şişe şarap, ineyim" demiş bektaşi.
Melekler bozulmuş:
"Aşşası meyhane mi lan?"
"Niye? Demiş bektaşi Yukarsı kerhane mi ? 
 Al huri çık yukarı! Al huri çık yukarı."

*******************************

Açgözlü Destanı

Ramazanda çok taamdan hazzetmem
Hemen kırk elli sahan olsun
Nefsimi ziyade zevke doyurmam
Dilerse bunda şad'ı cihân olsun

Tabaklar gelsün çifte çifte
Şekerli reçelden idelim siftah
Anın ardından ekşili köfte
Dolma yerken gönlüm şâd olsun

Soğanla sarımsak olurlar acı
Etli pilav başımın taacı
Zerde dahi anın ilâcı
Kolayca boğazıma revân olsun

Ocaklığımız tuğla taşıdır
Baklava yemeklerin başıdır
Bal helvası anın eşidir
Taze pişmiş üstünde duman olsun

Tezpişti gelsin bal ile yağdan
Şekerli kaymak sol ile sağdan
Bir kuzu dolması kızara yağdan
Biri de fırında püryân olsun

Yağlı höşmerim sahana yayılır
Ballı lokma birer birer sayılır
Bıldırcın kızartmasın gören bayılır
Bunları yiyince karnım doysun

Koyun paçası sirke sarımsakla
Kılıç balığı pişmiş zeytinyağile
Oturup başladım dört parmak ile
Ben yerken görenler hayran olsun

Sofranın kenarı altın varaklar
Etrafına dizmiş yağlı çörekler
Bıldırcın dolması, etli börekler
Tertipli pişsin üstü duman olsun

Bu âşıka pilavdan mezar kazılır
Buzlu hoşaflar ağzımda kolay ezilir
Sofra kurulunca dal kılıç yazılır
Kaşıklar kılıç, pideler kalkan olsun

Şehri İslambol da bizim baş vatan
Gece benim ile beraber yatan
Ben bunları yerken şamdanı tutan
Onbeş yaşlarında bir civân olsun

Âşık Hasan der ki, çoktur işlerim
Tavuk dolması ister dişlerim
Kavurma ile cenge başlarım
Yahni benim ile imtihân olsun

Bir zaman bu yerlerde sağ olursam
Şehri İslamı da mukim bulursam
Hergün yemekleri böyle bulursam
İsterse altı ay ramazân olsun

Kâmilî (Aşık Hasan Dede)

 
 
 
Ziyaretçi sayısı 29908 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol